Uyuşturucu ve Çete Ağında Gençlik
Yoksul mahallelerde yozlaşma, uyuşturucu, çeteleşme yıllardır halkımızın burun buruna olduğu sorunlardır. İşsizliğin ve yoksulluğun derinden hissedildiği bu yerlerde aynı derinliğe denk gelecek şekilde uyuşturucu ve çeteleşme sorunlarını da görmekteyiz. Bu yozluk çukurunun içine çoğunlukla yoksul ve emekçi mahallelerdeki yoksul ailelerin çocukları düşmektedir. İşsizlik ve yoksulluğun yanı sıra gençleri derinden etkileyen geleceksizlik deyim yerindeyse onları boşluğa yuvarlamaktadır. Fakat bunların hiçbiri tesadüfi değildir. Gençliği teslim alarak geleceği teslim almak isteyen egemenler yoksul mahallelerde uyuşturucunun ve çeteleşmenin önünü bizzat açmaktadır. Çünkü ideolojik yozlaşmanın sağlandığı yerde devrimci muhteva yitirilecektir…
ÇELİŞKİLERİN KESKİN OLDUĞU ALANLAR
Son süreçte çeteler arası silahlı çatışmalar tekrardan yoğunlaştı. Yıllardır da çetelerin yoksul mahallelerde uyguladığı zorbalıklar, yaygınlaştırdıkları uyuşturucu süreklileşmiş sorunlar olarak karşımızdadır. Lüks mekanlardan yoksul mahallelere kadar uyuşturucu yaygın olarak kullanılırken yoksul mahallelerde bu kullanım mahalleleri “kontrol altına almış” silahlı çeteler tarafından örgütlü bir biçimde sağlanmaktadır. Herhangi bir devrimci eylem ve etkinlikten hızlıca haberdar olup engelleme girişimlerinde bulunan ve bunlara tahammülü olmayan devletin olduğu bir yerde nasıl oluyor da silahlı çeteler cirit atabiliyor ve uyuşturucu bu kadar kolay temin edilebiliyor? Geçmiş yıllarda yapılan düzenlemelerle uyuşturucu madde satma suçunun cezası artırılırken uyuşturucu madde kullanımı tam tersi şekilde nasıl artmaktadır? Tam da bu noktada yoksul mahallelerde yaşanan bütün bu sorunların içinde bulunduğumuz sömürü düzeninden azade olmadığını hatta tam aksine düzenin bekçisi polis ve çetelerin açık iş birliğini görmekteyiz. Tüm bu yaşananlar egemenlerin gençliğin bilincini yok etme politikasıdır.
Egemenlerin politikasının ürünleri olan bu sorunlar özellikle yoksul mahallelerde yaşanmaktadır. Dikkatli incelendiğinde bunların da tesadüf olmadığı anlaşılacaktır. Yoksul mahalleler egemenler için her zaman tehdit olmuştur. Çünkü işsizliğin, yoksulluğun ve geleceksizliğin derinden hissedildiği bu mahallelerde işçiler, işsizler, emekçiler, Kürtler, Aleviler, göçmenler yaşar. Başka bir deyişle bu mahallelerde toplumun ötekileştirilen ve ezilen kesimleri yaşar. Bu gerçeklik de bu alanlarda çelişkilerin keskin ve yakıcı olduğunu göstermektedir. Dolayısıyla devrimci mücadelenin tohumları bu mahallelerde ekilmiş ve bu mahalleler devrimcilerin ve halkımızın dökülen kanlarıyla inşa edilmiştir. Egemenler de özellikle gençler olmak üzere bu alanlarda yaşayan insanların örgütlenmelerini, düzene karşı mücadeleye girişmelerini istememektedir. Bu yüzden bu alanlarda polis aracılığıyla çetelerin örgütlenmesinin önü açılmakta ve uyuşturucu dağıtımında iş birliği yapılmaktadır.
ÖZENDİRİLEN YAŞAM: ÇETECİLİK
Mahallelerde çetelerin doğrudan devlet eliyle desteklenmesi bir yana çetecilik bir yaşam tarzı olarak da gençler için cazip kılınmaktadır. Çünkü çeteleşmeye giden yolda toplumsal değerleri ve kültürü unutturmak önemli bir yerde durmaktadır. Bunların başında egemenlerin elinde bulunan popüler kültür gelmektedir. Özellikle Amerikan film endüstrisinde yaygın olan bıçaklı ve silahlı çeteler, uyuşturucu içerikli filmler özendirici nitelikler taşımaktadır. Başta gençlerin dikkatini çeken bu filmler çete-uyuşturucu ve bunların etrafında şekillenen olguların normalleşmesini sağlamaktadır. Türkiye’de bu içerikte çok sayıda film ve dizi yapılırken bunların en başında popülerlik açısından Kurtlar Vadisi gelmektedir. Gençler Polat Alemdar gibi tiplemelere, lüks araçlarla gezmeye ve lüks mekanlarda takılmaya özendirilmektedir. Bu gerici kültürle şekillendirilen gençler devrimcilerden uzaklaşmakta hatta onlar için devrimci “terörist” umacasıyla düşmanlaştırılmaktadır.
Bu özendirme çabalarının karşılık bulmasının ekonomik bir dayanağı da vardır. Yoksul mahallelerde yetişen, okulla bağı zayıf olan gençler sigortasız, düşük ücrete uzun saatler ağır bir sömürü altında çalıştırılmaktadırlar. Kimisi dahi iş bulamamaktadır. Çeteciliğin özendirilmesi ve sokakta çeteciliğin somut olarak bir karşılığının olması gençleri kolay yoldan zengin olma hayallerine itmektedir. Çünkü haraç ve uyuşturucu işleriyle ne kadar zengin olunabildiği anlatılmaktadır hep! Kısacası uzun ve önü görülemeyen eğitim hayatı veya düşük ücrete saatlerce çalışmak yerine kolay yoldan çok para kazanmak istenmektedir.
Gençlik çağı gençlerin yaşamda kendilerini bir yerde konumlandırmaya çalıştıkları bir dönemdir. Kişilik özelliklerini bu dönemde edindiklerinden empoze edilenlerden bir kişilik inşa etmeye çalışırlar. Saygınlık ve itibar görme, kendini var etme istekleri bu dönemde öne çıkmaktadır. İçinde bulundukları boşluk durumunu dolduran mafyacılık, gençlerin kendilerini orada var edebilecekleri, saygınlık elde edebilecekleri düşüncesini yaratmaktadır. Silah ile birlikte gelecek olan güç ve halka karşı pratiklerle elde edilecek para burada bir motivasyon unsurudur. Peki mafyatik ağa bulaşmış gençler gerçek anlamda gözü pek, korkusuz, her şeyi göze almış insanlar mıdır? Yani bu gençleri devrimci mücadeleye kazanıp bu korkusuz neferlerle savaşabilir miyiz? İstisnalar olabileceğini kabul etmekle birlikte olumsuz bir cevap vermemiz gerekmektedir. İbrahim yoldaşın da belirttiği gibi “ayak takımı” olan bu kimselere doğrudan güvenmemeliyiz. Çünkü onlarda bu “korkusuzluğa” sebep olan şey arkalarında hissettikleri -ne kadar arkalarında olduğu tartışılır- devletin “garanti” gücüdür. Devletin onları kollaması onları mafyacılığa kolaylıkla iten bir başka yöndür.
Bu gerçekliklerin arkasında politik bir dayanak vardır: Devrimcilerin doldurmadığı her boşluğu devlet dolduracaktır. Dolayısıyla devrimci mücadelenin bugünkü gerçekliği ve yoğun ideolojik saldırılardan kaynaklı yoksul mahalleli gençler devrimcilerden uzak ve devletin desteklediği çetelere yakın durumdalar. Devlet çetelere yakın duran gençlerin kendisine zarar vermeyeceğini, politik olmayacaklarını ve sorgulamayacaklarını bilmektedir. Bu şekilde gençler yozlaştırılarak devletin kirli politikalarına alet edilmektedirler.
ÇETELEŞMEYE KARŞI ÖRGÜTLENELİM
Türkiye gibi bağımlı ülkeler kendilerine yerli iş birlikçiler, tetikçiler bulmak ve bir yandan da yasal yollardan yapamadıklarını yasa dışı yollardan yapmak için, sürekli olarak uyuşturucu ve mafyayı kullanmışlardır. Ayrıca zor yoluyla yenemedikleri halkın devrimci iradesini kırmak için yozlaştırma saldırısına başvurmuşlardır. Devlet, mafya-çete iş birliğini hedeflerine ulaşmak için kullanmaktadır. Yoksul ve muhalif mahalle çocuklarının çetelere bulaşmaları ancak dışarıdan bir müdahaleyle mümkündür. Devlet, bu mahalleleri yozlaştırmak, toplumsal değerlerinden uzaklaştırmak, kimliksizleştirmek için adımlar atmaktadır. Türkiye’de en başarılı şekilde çete-uyuşturucu işini mafyalarla birlikte MHP’nin yürüttüğü belgelerle ispatlıdır. Yoksul Kürt ve Alevi mahallelerine girebilen MHP’liler bu mahallelerde torbacıları, çetecileri, halkın üstüne kurşun sıkanları beslemektedir. Polis ile birlikte de bu faaliyetleri rahatlıkla yürütüyorlar.
Uyuşturucu, lüks yaşama özendirme, yoz kültür gibi olgular yoksul mahallelerde devrimci düşünceye yönelimi güçleştirmektedir. Geçmişten bugüne yoksul mahallelerdeki devrimciler karşısında devlet başarısız olmuş, devrimci mücadelenin gelişimi engellenememiştir. Bugün ise saldırı dolaylıdır. Bunlar kültürel dejenerasyon, yozlaştırma, çeteleşme, uyuşturucu olarak karşımıza çıkıyor. Bunlarla birlikte devrimci öz boşaltılmakta ve boşalan yere burjuva ideolojisinin pisliği yerleştirilmektedir. Bu mahallelerde ne zaman devrimci çalışmalar kuvvetlense ve halk bir araya gelse akabinde operasyonlar ve baskılar gerçekleşmektedir. Bu baskı ve saldırılara paralel de uyuşturucu çetelerinin faaliyetleri artmaktadır. Kısacası devlet uyuşturucu ve çeteleşmeyle yoksul mahallelerdeki devrimci damarı parçalamak istiyor.
Uyuşturucunun, çetelerin, fuhuşun egemenler tarafından gençliği teslim almak ve etkisizleştirmek için kullanılan bir silah olduğu asla unutulmamalıdır. Bu sebeple kirli politikalar karşısında devrimci mücadelemizle mahallelerimize sahip çıkalım. Düzenle derin çelişkileri olan gençliği sindirmek için devlet, uyuşturucu ve çeteleri kullanmaktadır. Bütün saldırı ve sindirme politikalarına, uyuşturucu ve çeteleşmeye karşı geleceğimiz için örgütlenelim!