Sindirme ve Yozlaştırma Kıskacında Gençlik
Şu anki egemen klik, gençliğin geleceği temsil ettiğini bildiği için her türlü aracını ve politikalarını gençlik üzerinde seferber etmektedir. Devlet için “gençliği elinde tutmak” demek, kendi iktidarını garantilemek demektir. Bunun için her türlü yolu denemektedir. Gençlik, kendine ve topluma yabancı birey haline getirilmek istenmektedir. Düşünmeyen, sorgulamayan, karşı çıkmayan gençlik el üstünde tutulmakta; öğrendiğini sorgulayan, her söyleneni kabullenmeyen gençlik ise dışlanmakta hatta bazen hedef seçilmektedir.
Devlet gençlik üzerindeki yozlaştırma işlemini, YÖK’ü ile, ilköğretimden itibaren gerici müfredatıyla, televizyonlarda yayınlanan mafya dizileriyle, medyasıyla yapmaktadır. Çünkü bilinmektedir ki gençlik değişime açık, dinamik ve yarının sahibidir. Gençlik ne kadar kendi gerici düşünceleriyle donatılırsa, egemen sınıflar için o kadar koltukları az sallanır duruma gelmektedir. Ama düşünen, sorgulayan gençlik de vardır. Gençlik toplumsal süreçlerden çabuk etkilenmektedir. Bunu Gezi İsyanı’nda, gençliğin patlama durumuna geldiği, o dinamizmini ortaya çıkardığında gördük. Nerede gençlik varsa, neyi gençlik omuzluyorsa orada enerji, yenilenme vardır demektir.
Gençlik değişken bir yapıya sahiptir. Bir dönem çok aktif, ön planda, enerjisini her yere taşıyan gençlik varken; bir dönem de pasif, umursamaz, enerjisini kaybetmiş bir gençlik var. Devletin her alanda baskısını hissettirdiği böyle bir dönemde, gençlik de tutuklanma ve gözaltılardan payını almıştır. Bu yüzden gençlik bu durumdan etkilenmiş ve kendi kabuğuna çekilmiştir. Umudunu kaybetmiş ve devletin istediği gençlik yaratılmıştır. Ama sanılmasın ki bu böyle gidecektir. Bu durum fırtınadan önceki sessizliktir.
Devlet, yoksul mahallelerde gençlik üzerindeki baskısını daha da yoğunlaştırmaktadır. Çünkü biliyor ki yoksul mahallelerin devrimci ruhu gençlik ile yenilenmekte ve beslenmektedir. Şu anda yoksul mahallelerde uyuşturucunun, çeteleşmenin yoğunlaşmasının sebebi budur. Devletin çetelerle olan ilişkisi bilinmektedir. Yoksul, emekçi mahallelere uyuşturucunun sokulması gençliğin, devrimci ruhtan etkilenmesini önlemek, umutsuzluk içinde olmasını sağlamaktır. Yani pasif, toplumsal olaylara gözü kapalı gençlik yaratılmaktadır. Gençlik çeteleşmeye özendirilmektedir. Son dönemde yayınlanan mafya tipi diziler de bunun bir örneğidir.
Devlet, faşist düşüncelerle gençliği donatmak istemektedir. Bunu lise ve üniversitelerde yapılandırmaya çalıştığı kendi gerici gençlik kurumlarıyla yaparken, muhalif-devrimci düşünceyi savunanlara saldırarak baskı altına almaya çalışıyor. ‘Tek vatan, tek millet’ diyen faşist gruplara müsaade edilmiş ve propaganda hakkı tanınmıştır. Ortaokul ve liselerde okutulan tarih kitapları gerici düşüncenin bir göstergesidir. Sadece bu kitaplara kapatılan gençlik, sorgulamayadığında üniversiteye kadar zaten her türlü faşist düşünceyle donanmış olmaktadır. İşte bu da egemenlerin eğitime neden önem verdiklerinin sebebidir. Çünkü kendi eğittiği bir gençliği yaratmak, kendi geleceğini yaratmaktır. Ama gençlik onların istediği duruma gelmeyecektir. Gençliğe karşı bu kadar gözaltının, tutuklamanın olması, devletin korktuğu şeyin başına gelmesindendir. Kendi eğittiği gençlik yine bir şekilde bu burjuva düşünceden sıyrılarak yeniliğe açık olduğunu göstermiş, kendine öğretilenden bağımsız bir şekilde davranmış ve aslında gözünü etrafındaki olaylara açmıştır. Bu yüzden de devlet her türlü baskısını karşı çıkan, tepki gösteren gençlik üzerinde seferber etmektedir.
Sürekli değişen sınav sistemi, üniversite mezunu olunduğu halde yaşanan işsizlik durumu, gelecek kaygısı vs. gençliğin iktidara güvensizlik ve öfke duymasını sağlamaktadır. Gençlik devletin ‘gelecek’ için olan vaatlerine kesinlikle güvenmemektedir. Gençlik bu güvensizliği politikleştiği noktada doğru hedeflere yönlebilecektir.
Devletin gençlik üzerinde uyguladığı yozlaştırıcı, faşist politikaları bilinçlenen gençlik üzerinde sökmeyecektir. Gençlik birçok şeyin farkındadır ve söylenenlere aldanmamaktadır. Egemenler her türlü aracıyla saldırıyor olsa da bizler bunun bilincinde olarak bu politikaları etkisiz hale getireceğiz. Çünkü sorgulayan, karşı çıkan gençlik her türlü baskıya rağmen var olmaya devam edecektir!
(Liseli bir YDG’li)