“Onlar zayıfladıkça saldırıyor, biz direndikçe güçleniyoruz. Direnelim kazanalım!”
Yeni Özgür Politika/MIHEME PORGEBOL
Son yıllarda Gezi Direnişi’nden öz yönetim direnişlerine, Boğaziçi’den Newrozlara kadar birçok toplumsal kırılma anında alanlarda görmeye aşina olduğumuz Yeni Demokrat Gençlik’le (YDG) konuştuk. Kendilerini “anti-feodal, anti-faşist ve anti-emperyalist” diye tanımlayan YDG, “gençliğin yozlaştırma saldırılarına karşı özel olarak mücadele ediyoruz” diyor.
“Coğrafyamızda Türk hâkim sınıflarının Kürt ulusunun ve azınlık milliyetlerin üzerindeki her türlü baskısına, inkâr ve asimilasyonuna karşı çıkarak mücadele ediyoruz. Bu temelde yürütülen mücadeleleri destekliyor ve sahipleniyoruz” ifadeleriyle örgütlü faaliyetlerinin geniş bir alanda kararlılıkla süreceğini vurgulayan YDG “Kürt ulusunu susturma hesabı yapan faşist AKP/MHP bloğuna cevabımız elbette ki direniş olacak” mesajı veriyor.
- Nedir Yeni Demokrat Gençlik’in niteliği nedir? Hangi amaçla bir araya geldi, niçin mücadele eder?
Yeni Demokrat Gençlik, toplumun sınıflardan oluştuğu bilinciyle hareket eder. Toplumda var olan siyasal, demokratik, ekonomik, ulusal, kültürel, akademik vb. sorunların sınıflı toplu gerçeğinden bağımsız olmadığını görerek, demokratik bir kitle örgütü niteliğiyle ezilen halkların safında yer alarak mücadele yürütür. Yeni Demokrat Gençlik; halk gençliğinin bağımsızlık ve yeni demokrasi mücadelesini kendine örgütlenme sahası olarak kabul eder ve bu doğrultuda mücadele yürütür. TC kuruluşundan bu yana yarı-feodal, yarı-sömürge toplumsal yapıya sahiptir ve iktidar biçimi Kemalist faşist diktatörlüktür. Yarı-feodal, yarı-sömürge sosyal ve ekonomik yapı; emperyalizm, feodalizm ve komprador kapitalizm ittifakının üretim tarzındaki genel iz düşümüdür; feodal ve kapitalist ilişkilerin bin bir şekilde iç içe geçmesiyle oluşmuştur. Emperyalizmin, coğrafyamızın ekonomik, politik, askeri, kültürel bağımlılık anlamına gelen yarı-sömürge haline getirmek için ülkemizdeki en gerici üretim ilişkilerini temsil eden feodalizmle ittifak kurmuş ve tamamen kendisine bağımlı olan komprador kapitalizmin gelişmesinin önünü açmıştır. Yarı-feodal yapıdaki kısmi çözülme ve değişim bununla alakalıdır ve esasa ilişkin değildir. Özellikle yarı-feodal yapıda var olan değişim ağır ve yavaş bir seyir izlemektedir. Ki bunda en büyük etken TC’nin kuruluşundan önce ve sonra ülkemizin emperyalizmin tahakkümü altında olmasıdır. Ülkemizdeki kapitalizm komprador nitelikte olup emperyalizme bağımlılığı ve feodalizmle ittifak halinde olmasından dolayı gericidir. Bu gerici yapıya karşı gelişen devrimci-demokrat hareketler Kemalist faşist diktatörlük tarafından sürekli ezilmeye çalışılmaktadır. Bu nedenlerle ülkemizdeki devrimci-demokratik toplumsal hareketliliğin ana yönü Yeni Demokratik Devrimdir. Yeni Demokrat Gençlik; Halk demokrasisi perspektifini bu nedenle benimser, bu yöndeki gelişim içerisinde yer alır.
YDG, anti-feodal, anti-faşist ve anti-emperyalisttir.
– Özyönetim direnişlerinden Boğaziçi Direnişi’ne kadar birçok alanda YDG’yi aktif bir şekilde alanda gördük. Bu geniş ağ ve örgütlülüğü nasıl sağlıyorsunuz?
Yeni Demokrat Gençlik; halk gençliğinin sorunlarının ve çıkarlarının halkın sorunlarıyla ve çıkarlarıyla bir olduğu bilinciyle geniş halk yığınlarının mücadelesinin bir parçası olarak hareket eder. Bu anlamıyla mücadelenin her alanında olmak gibi sorumluluklarımız var. YDG başta gençlik olmak üzere, tüm halk kesimlerinin her türlü demokratik, ekonomik, akademik mücadelesini destekler, içinde yer alır ve örgütlenmeye çalışır. Bu anlayışla, anadilde eğitim gibi demokratik, ilerici reformları savunur, bu yönlü talepleri Yeni Demokratik Devrim’e kanalize eder. Devrimci demokratik istem ve taleple hareket eden kitle örgütleri ve süreçlerle ile birlikteliğe özel önem verir. Bu amaçla kurulu örgütlenmelerle ve direnişlerle ortaklaşma çabası verir. Bu da bizleri birçok mücadele ve direniş süreçlerinin bir parçası yapıyor. Özellikle Boğaziçi direnişi öğrenci gençliğin özerk-demokratik üniversite isteminin dışavurumuydu bu anlamıyla bu talep etrafında bir hat örmek ve bu hattı daha politik bir talep ve mücadelenin parçası haline getirmek için çaba ve katkılarımız oldu.
-Toplumun politik ve sosyal örgütlenmesinde gençliğin çok önemli bir rolü olduğunu biliyoruz. YDG gençliği neden önemli görüyor?
Devrim mücadelesinin en önemli dinamiklerinden biridir gençlik. Ülkemiz sınıf mücadelesi tarihinde 68 gençlik hareketi ve bu hareketin bağrında yetişen genç devrimci ve önderler ezilenlerin kurtuluş mücadelesinin yolunu çizdiler. Devam eden süreçler bakımından da gençlik bu özelliğini kaybetmedi. Toplumsal mücadelelerin içinde ezilen ve sömürülen kesimlerle omuz omuza sisteme karşı mücadeledeki yerini aldı. Son olarak ülkemizde son yılların en önemli kitle hareketi olan Gezi İsyanı’nda gençliğin dinamizmini ve rolünü gördük. Boğaziçi direnişi hakeza öyle oldu. Diğer tüm ezilen kesimlerle birlikte, devletin saldırılarına maruz kalan tüm katmanlarla bir araya gelen ve direnişin önemli ana gücü olan gençlik, kendi rengini katarak var oldu. Bu da halk gençliğini Yeni Demokratik Devrim mücadelesinde önemli ve dinamik bir kesim yapıyor. YDG olarak gençliği bu yüzden önemli ve öncü bir güç olarak görmekteyiz.
– Devletin Başta Kürdistan’da olmak üzere gençliğe dönük politikaları mevcut. Bu politikalar bağlamında uyuşturucu, fuhuş, gasp gibi şeylere göz yumduğu ve hatta gençleri bunlara teşvik ettiği iddiaları var. Bu konuda sizin izlenim ve görüşleriniz nedir? Sizin bu politikalara karşı duruşunuz ve pratikleriniz nelerdir?
Kürdistanı’nda gençlik 2015 öncesi ciddi bir bilinç ve örgütlenme içerisindeydi. Adına çözüm denilen tasfiye sürecinin çatışmalara evrilmesinden sonra faşist TC, bu örgütlülüklere de ayrıca saldırılar yaptı. Kitlesel tutuklamalardan, katletmelere bir dizi politika Kürt gençliğini sindirmeye dönük uygulamalar olarak hayata geçti. Bu politikalardan fiziki olan saldırılara Kürt gençliği alışkındır ve bu onları daha fazla mücadeleye sevk etmektedir. Anca ideolojik saldırılardan olan yozlaştırma saldırıları ne yazık ki T. Kürdistanı’nda sonuç almaktadır. Asimilasyon ve yozlaştırma politikaları birebir devlet kurumları, askeri, polisi ve istihbaratı örgütlemektedir. Bunu biliyoruz bu çok somuttur. Kürt gençliği kendi örgütlemelerini sağlayarak bu saldırıya dur demelidir. Çünkü örgütsüzlüğün olduğu yerde yozlaştırma, asimilasyon vardır. Bu anlamıyla yozlaştırma odaklarına dönük gençliğin eylemleri ve tepkisi önemlidir. Biz de YDG olarak gençliğin yozlaştırma saldırılarına karşı özel olarak mücadele ediyoruz. Bu bağlamda ajitasyon/propaganda ve örgütlenme faaliyetlerimiz söz konusudur. Özellikle yoksul emekçi semtlerde cezalandırma dahil bir dizi özel çalışmalarla bu saldırılara karşı aktif mücadele içerisindeyiz.
– Kürdistan’da önümüzdeki yüzyıla hazırlık maiyetinde ciddi bir toplumsal ve politik dönüşüm var. YDG olarak bu dönüşüme dair görüşleriniz nedir? Bu dönüşüm nasıl olmalıdır ve gençlik bu dönüşümde nasıl bir rol üstlenmelidir? Sizin bu alanda çalışmalarınız nelerdir?
Özellikle Rojava’da açığa çıkan demokratik kazanım ve devrimci süreç önemlidir. Açığa çıkan kazanımlar ve deneyimlerde ve inşasında gençlik hem fiili hem de öncü bir rol üstlenmektedir. Gerek canıyla bedel ödeyerek gerekse alınteri ile inşa çalışmalarında yer alarak. Bu anlamıyla gençlik hem Kürt ulusal kazanımlarına hem de işgale karşı savunmada gençlik aktif rol alıyor.
Bizler Kürt ulusunun özgürce ayrılma hakkını kayıtsız şartsız savunur; ulusların birbiri üzerinde tahakkümüne karşı tam hak eşitliğini savunuyoruz. Bu hakkın tanınmasına ve kullanımına yapılacak her türlü saldırıya ve inkâra karşıyız. Coğrafyamızda Türk hâkim sınıflarının Kürt ulusunun ve azınlık milliyetlerin üzerindeki her türlü baskısına, inkâr ve asimilasyonuna karşı çıkar ve mücadele ediyoruz. Bu temelde yürütülen mücadeleleri destekliyor ve sahipleniyoruz.
– Diğer yandan gençliğin akademik, kültürel ve sanatsal anlamda da üzerinde ciddi bir sorumluluk var. Bu anlamda neler söyleyebilirsiniz? Gençliğin akademik, kültür ve sanat alanında nasıl bir duruş ve rol sergilemesi gerekiyor?
Hakim sınıf ideolojisi geldiğimiz şu aşamada kendisini ciddi anlamda kurumsallaştırmıştır. Kültür alanında ve akademi hakim sınıfların ihtiyaçları ve çıkarları etrafında şekillenmiştir. Tek dil, tek bayrak, tek millet faşist tekçi üçlemesinin uygulandığı bu gerici kuşatmada örgütlü gençlik kültür ve akademide halkın ilerici değerleri ve kültürüne sıkı sıkı sarılarak ve burjuva ideolojine karşı koyabilir.
– Ulusal ve uluslararası çapta ilişkilendiğiniz gençlik örgütlenmeleri var mı? Hangi zeminde hangi amaçlara dönük ilişkileniyorsunuz?
Uluslararası alanda MLM dünya görüşüne sahip bir dizi gençlik örgütlenmesi ile ilişki halindeyiz. Ayrıca Avrupa’da göçmen gençliğin anti-emperyalist, anti-kapitalist mücadelesinin bir parçası olan Partizan Gençlik İnisiyatifi/Marksist-Leninist-Maoist (PGİ-MLM) ile ilişki ve diyolaog halindeyiz.
-Kürdistan ve Türkiye gençlerine çağrınız var mı?
Newroz’u geride bıraktık ve bu yıl Newroz Kürt ulusal mücadelesinin demokratik kazanımlarına dönük azgınca bir saldırı eşliğinde geçti. HDP’yi kapatma ve Kürt ulusunu susturma hesabı yapan faşist AKP/MHP bloğuna cevabımız elbette ki direniş olacak. Bu mücadele mecliste başlamadı meclisle de bitmez. Her alan ve mücadele arenasında tüm araç ve yöntemlerle direnmeliyiz. Onlar zayıfladıkça saldırıyor, biz direndikçe güçleniyoruz. Direnelim kazanalım! Bu temelde tüm gençliği YDG saflarında örgütlenmeye çağırıyoruz.