İstanbul Üniversitesi öğrencilerinden Berkay Ustabaş’ın davasına çağrı
İstanbul Üniversitesi öğrencileri ‘Berkin Elvan’ın cenazesine katılma’ gerekçesiyle 10 aydır tutuklu bulunan sıra arkadaşları, İstanbul Üniversitesi sosyoloji bölümü öğrencisi ve Devrimci Gençlik Dernekleri Genel Sekreteri Berkay Ustabaş için 1 Kasım’da gerçekleşecek olan 4. duruşma öncesinde basın toplantısı düzenledi.
Tutuklu ve hükümlülere yönelik hak ihlalleri ile gündeme gelen Kırıkkale F Tipi Kapalı Hapishanesi’ne sevk edilen Berkay Ustabaş’a yönelik saldırıların kamuoyu ile paylaşıldığı ve dava sürecinin aktarıldığı basın toplantısı, Önder Babat Kültür Merkezi’nde gerçekleşti.
‘MÜCADELE TARİHİMİZDEN ALDIĞIMIZ GÜÇLE CEVAP VERECEĞİZ’
Toplantıda açılış konuşmasını yapan İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğrencisi Ezgi Ertürk şunları söyledi:
“‘Ahdımız var’ sözlerini cüretkârca sarfederek, Türkiye’nin en kitlesel cenazelerinden birine katılmayı suç sayarak Berkay’ı tutuklayanlar, bugün aslında üniversiteyi ve üniversite gençliğini hedef tahtalarının en ortasına koymuş durumdalar. Akademideki ihraçlar, polis-ÖGB kuşatması, bitmek bilmeyen soruşturmalar ve Berkay gibi türlü bahanelerle tutuklanmış ve eğitim hakları ellerinden alınmış on binlerce öğrenci aslında bu durumun bir ifadesi olarak biz üniversite öğrencilerinin karşısında duruyor. Ancak biz bu saldırıların sebebini biliyoruz ve buradan İstanbul Üniversitesi mücadele tarihinden ve mirasından aldığımız güçle cevap veriyoruz; Berkay’ın da, diğer tüm tutuklu öğrencilerin kaderini muktedirlerin iki dudağının arasından çıkacak söze bırakmayacağız, teslim etmeyeceğiz. Bizler Berkay’ı 6 Kasım YÖK eylemlerinden, yemekhane boykotlarına kadar demokratik bir üniversiteyi kurma mücadelesinden, yan yana omuz omuza mücadele ettiğimiz sıra arkadaşımız Berkay’ın tutukluluğunu ve gördüğü işkencelerin takipçisi olacağız.
Vizelerine finallerine girmesi gerekirken, ona dört duvarı reva görenlere karşı da özgürlük ve adalet talebini yükseltmek adına 1 Kasım 12.30’da Çağlayan Adliyesi’nde olacağız.”
‘ASIL YARGILANMASI GEREKENLER ‘EMRİ BEN VERDİM’ DİYENLERDİR’
Toplantıda söz alan İstanbul Üniversitesi Fars Dili ve Edebiyatı Bölümü öğrencisi İzel Sezer “Sıra arkadaşımız Berkay, Gezi’de katlettikleri kardeşimiz Berkin’in cenazesine katıldığı için 10 ay önce tutuklandı. Nerede bir direniş olsa oraya omuz veren Berkay’ın sesini kısmaya, onu parmaklıkların ardına hapsetmeye çalışanlar bilsinler ki başaramayacaklar. Hukuksuzca yargıladıkları sıra arkadaşımız, Berkin’in cenazesine katılan milyonların sesidir ve milyonların sesini kısmak öyle kolay değildir. Berkay’ı yargılamaya çalışanlar bilsinler ki asıl yargılanması gereken Berkin’imizin cenazesine katılan arkadaşımız değil, Berkin’i katledenler, ’emri ben verdim’ diyenlerdir. Yargılanacak olanlar peşkeş çektikleri tarikat yurtlarında kardeşlerimizin yanmasına göz yumanlar; tacizciyi, tecavüzcüyü koruyanlar, işçilerin kanı üzerine diktikleri 3. havalimanında ‘köle değiliz’ dediği için onlarca işçiyi tutuklayanlardır.
Bizim sözümüz olsun, Berkin’i katledenlerden hesap soracağız. Berkay’ı alacak, onu özgürlüğüne kavuşturacağız!” dedi.
‘BİZİM DE AHDIMIZ VAR; SUÇLARINIZIN HESABINI SORACAĞIZ’
Sezer’in ardından söz alan İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi öğrencisi Ulaş Bedri Çelik ise şunları söyledi:
“Sıra arkadaşımız, dostumuz Berkay Ustabaş 10 aydır bir tutukluluk süreci içerisinde. Berkay’ı tutuklayanlar tutukluluk gerekçesi olarak milyonların katıldığı Berkin Elvan cenazesini göstermektedir. Tamamen yasal, bandrollü kitapları bir delil bulmuş gibi ellerinde sallamaktalar. Ama bahsettikleri gibi ‘ahdımız var’ diyenlerin asıl gerekçeleri gençliği susturmaya çalışmaları, ‘gençliği susturursak eğer, bir bütün olarak ülkeyi sustururuz ve hükümranlık ilan ederiz’ diye düşünenlerin gençliği susturamaması ve bunun üzerinden gençliğe gözdağı verme çalışmalarıdır. Bu yüzden de ‘ahdları var’dı, Berkay’ı tutukladılar. Berkay, gençliğin susmayacağını, boyun eğmeyeceğini tutuklanmadan önceki pratiğiyle en iyi gösterenlerimizdendi. Berkay’ı tutukladıktan sonra içeride de zindan koşullarında ciddi tecritler ve işkenceler uyguladılar. Berkay, zindandan da nasıl başı dik durulur, nasıl boyun eğilmez onu da gösterdi. Nasıl örnek olunabileceğini bizlere gösterdi. Onların nasıl ‘ahdları var’ ise, bizim de ahdımız var. Biz de Berkay gibi, 73 bin tutuklu öğrenci gibi zindanlardan alacağımızı, tüm bu suçları işleyenleri, Berkin’i vuranları, gençliğe boyun eğdirmeye çalışanlara hesabını soracağımızı belirtmek istiyoruz.”
10 AYDIR EĞİTİM HAKKINDAN VE ÖZGÜRLÜĞÜNDEN YOKSUN
Konuşmaların ardından ise tutulduğu hapishanede Berkay Ustabaş’a yönelik saldırıların kamuoyu ile paylaşıldığı, dava sürecinin aktarıldığı ve tüm tutuklu öğrencilere özgürlük talebinin yer aldığı basın açıklaması okundu.
Basın açıklamasında şu sözlere yer verildi:
“İstanbul Üniversitesi Sosyoloji bölümü son sınıf öğrencisi Berkay Ustabaş, 5 Ocak’ta “Berkin Elvan’ın cenazesine katılmak” suçlamasıyla tutuklandı. Soruşturma savcısının “Bizim polisle mutabakatımız var, ahtımız var seni tutuklayacağız” sözleri ile başlayan; sürgün, işkence ve hak ihlalleri ile dolu tutukluluk sürecinin bugün 10. ayındayız.
Tam 10 aydır ailesinden, üniversitesinden ve biz sıra arkadaşlarından koparılarak hapsedilen Berkay, 1 Kasım Perşembe günü Çağlayan Adliyesi’nde 4. kez hakim karşısına çıkacak.
BERKİN’İN KATİLLERİNE CEZASIZLIK, BERKAY’A TUTSAKLIK!
2013 yılında, polis tarafından atılan bir gaz fişeğiyle başından vurularak katledilen Gezi direnişinin sembolü Berkin Elvan’ın cenazesine 3 milyon insan ile beraber katılmak eğer “suç” ise buradan duyuruyoruz: Berkin’in cenazesine biz de katıldık ve milyonlar ile beraber o gün hep bir ağızdan “Berkin’in hesabını soracağız!” diye haykırdık.
Bugün katledilişinin üzerinden 5 yıl geçmesine rağmen Berkin’in katilleri hala elini kolunu sallayarak gezerken, Berkay önce Metris’e sonra Silivri’ye hemen ardından da ailesinden ve ünivesitesinden 600 km uzağa, Kırıkkale F Tipi Kapalı Hapishanesi’ne sürgün edildi.
KİTAP OKUMAK BİLE SUÇ SAYILDI!
“Ahdımız var” sözlerinden sonra Berkay’ın 18 Nisan, 5 Haziran ve 5 Eylül tarihlerinde görülen duruşmalarında davanın hukuki değil siyasi bir dava olduğu bir kez daha görüldü. Duruşmaya getirilmek yerine SEBGİS dayatması ile savunma hakkından mahrum bırakılan Berkay’a hakim tarafından, “Günlük hayatınızda hangi kitapları okuyorsunuz?”, “Sadece sol kitaplar mı okuyorsunuz?”, “İslami ve sağcı kitaplar da okuyor musunuz?” gibi adil yargılamanın kıyısından dahi geçmeyen sorular soruldu. Berkay, “suç” devşirme niyetine bir sosyoloji bölümü öğrencisinin yapmasının en doğal olduğu fiil ile, kitap okumak ile suçlandı!
Komiktir ki Berkay’ın davasına “delil” oluşturan kitaplar daha sonra Kırıkkale F Tipi yönetimi tarafından hapishaneye kabul edildi.
Berkay, bugün Türkiye’de tutuklu bulunan 73 bin öğrenciden biri. En temel haklardan biri olmasına rağmen tutuklu öğrencilerin sınavlara girmesini engelleyen OHAL KHK’sının başkanlık süreciyle beraber yasalaşması sonucu türlü bahaneler ile tutuklanan on binlerce öğrencinin eğitim hakkı süresiz bir şekilde gasp edilmiş durumda. Berkay, sınavlarına ve belki de mezuniyet törenlerine katılacağına, “yeni Türkiye”nin yeni cezalandırma yöntemlerinden biri olan SEGBİS ile duruşmalarına katılıyor.
73 BİN ÖĞRENCİ TUTUKLU, ÜNİVERSİTELER YARI AÇIK CEZAEVİ!
15 Temmuz sonrası “milli mücadele” ve “demokrasi” naralarıyla, kendisine muhalefet eden herkesi baskı altına alma ve hatta yok etme gayreti içinde olan AKP, toplumun en dinamik kesimi olma potansiyeli taşıyan gençliği ve dolasıyla üniversiteyi de hedef tahtasına koyuyor. Bugün, Erdoğan’ın ‘Komünist gençlere eğitim hakkı tanımayacağız’ diye cüretkarca sarf ettiği sözler ve memleketin dört bir yanına dağılmış on binlerce tutuklu öğrenci, bu hedef tahtasının bir itirafı olarak tüm üniversite öğrencilerinin karşısında duruyor.
Üniversite içinden çıkacak tek bir muhalif söze dahi tahammülü olmayan AKP, her koldan bir sindirme politikası yürütüyor: Geniş çaplı tutuklama terörünün yanı sıra polis-ÖGB kuşatması, soruşturma ve cezalar silsilesi, atadıkları AKP’li rektörler ile beraber üniversitelileri bu baskılar ile sindirmeyi; özgürlük ve eylemsellik alanını daraltarak tutuklayamadıkları öğrenciler için de üniversiteleri “yarı açık cezaevine” dönüştürmeyi amaçlıyor.
‘BERKAY’IN ADALET MÜCADELESİNİ YÜKSELTECEĞİZ!’
Bizler, Berkay’ı yemekhane boykotlarından, 6 Kasım YÖK karşıtı eylemlerden, anti-demokratik bir şekilde atanan rektörlere karşı yürütülen eylemlerden; Hergele’den, Ana Kapı önünden ve eşit, parasız, bilimsel ve demokratik üniversite mücadelesinin en ön saflarından tanıyoruz. Bu yüzden, yapılan hunharca saldırıların sebebini ve Berkay’ı tutuklayarak bizlere, demokratik üniversite mücadelesine ve hatta Gezi milyonlarına verilmek istenen mesajı biliyoruz. Bu mesaja İstanbul Üniversitesi’nin Turan Emeksizlerden bugüne onlarca yıllık mücadele tarihinden aldığımız inanç ve kararlılık ile cevap veriyoruz: Ne kendi kaderimizi ne de üniversitesinden alınıp dört duvarın, demir kapıların ardına koyulan Berkay gibi on binlerce öğrencinin kaderini, muktedirlerin iki dudağının arasından çıkacak söze teslim etmeyeceğiz!
Sıra arkadaşları olarak onun “Berkin” diyen sesinin dört duvarın daha “özgür” yanındaki yankıları olacak ve özgürlüğüne kavuşana dek onun “adalet” mücadelesini başta İstanbul Üniversitesi olmak üzere her alanda yükselteceğiz. Vizelerine, finallerine girmesi gerektiği zamanlarda ona reva görülen bu tutsaklığın ve gördüğü işkencelerin takipçisi olacağız!
Buradan da çağrımızı yineliyoruz, Berkay ve tutuklu olan on binlerce öğrenci için 1 Kasım günü 12.30’da Çağlayan Adliyesi’nde olacağız: Özgürlüğümüz ve eğitim hakkımız için direnmekten vazgeçmeyeceğiz!
Berkay Ustabaş’a ve tüm tutuklu öğrencilere özgürlük!”
Kaynak: İleri Haber