Gençlerin Yurtdışı Hayalleri Üzerine: “Kurtuluş Yok Tek Başına!”
Son yıllarda oldukça sık bir biçimde gençlerin “yurt dışı hayalleri”ne tanıklık ediyoruz. Zaman zaman bir sokak röportajında, bazen üniversitede yapılan sohbetlerde hatta bir ilkokul öğrencisinden bile “okumak için yurt dışına çıkmak istiyorum” sözlerini duyabiliyoruz. Faşizmin emekçileri, ezilenleri, kadın ve gençleri ağır bir saldırı cenderesine tabi tuttuğu kitleleri geleceksizliğe mahkum ettiği günümüz koşullarında oldukça “cazip” bir kurtuluş yolu olarak görülüyor yurtdışına çıkmak.
Bu tercihin veya istemin nedenleri arasında ekonomik ve siyasi durum belirleyici düzeyde. Bilindiği gibi AKP-MHP faşist bloğu girdikleri çok yönlü ekonomik-siyasi-askeri krizi emekçilere baskı, sömürü, yasak ve hak gasplarıyla fatura ediliyor. Gençlik bu durumdan dolaysız olarak etkilenirken ufukta bir gelecek değil ağır bir umutsuzluk ve geleceksizlik tablosu beliriyor. Bu noktada ilk göze çarpan genç işsizlik oluyor. Türk hakim sınıfları ve dümendeki AKP-MHP bloğu “uzaya gitme” hayalleriyle uğraşadursun DİSK-AR verilerine göre Türkiye’de genç işsizlik oranı yüzde 43’e yükseldi. Bu da neredeyse her iki gençten birinin işsiz olduğu anlamına geliyor. AKP’nin “her şehre üniversite açtık” söylemleri, eğitimli nüfusta artan işsizlik rakamlarıyla boşa düşerken üniversiteler işsizlik ve geleceksizlik üretim tezgahları olarak işlev görüyor. Anti-bilimsel, gerici bir içerikle sermayeyi beslemeye odaklı olarak teşkil edilen üniversite eğitiminden “nur topu gibi” bir işsizlik ve geleceksizlik çıkarken bunun egemenlerin hiç de umurunda olmadığını söylemek gerekiyor. Çünkü egemenler ve burjuva-feodal düzen açılan üniversitelerin inşaatından tutalım da yönetimine kadar rant ve kâr odaklı işleyen tezgahlarını oluşturmuştur.
“DAHA İYİ BİR GELECEK(!)”
Gençlerin yurtdışına çıkma istemlerine dair saha araştırmalarına göz attığımızda oranın oldukça yüksek olduğu göze çarpıyor. Yeditepe Üniversitesi ve MAK Danışmanlık iş birliği ile gerçekleştirilen “Gençlik Araştırması”nda 18-29 yaş aralığına çeşitli sorular yöneltilirken bu sorulardan biri de yurtdışı tercihlerine dair. “Bu ülkeyi yönetiyor olsanız öncelikle çözeceğiniz sorun ne olurdu?” sorusuna gençlerin 46,7’si gibi büyük bir oran işsizlik/istihdam sorunu cevabını verirken, yüzde 8,8 hayat pahalılığı yüzde 7,6’sı ise adalet cevabını verdi. “Eğitim veya iş amaçlı bir başka ülkede geçici süreli yaşama fırsatı tanınsa yurt dışına gitmek ister misiniz?” sorusuna gençlerin yüzde 76,2’si ‘evet kesinlikle giderim’ cevabını verirken, yüzde 14’ü ise ‘Evet ama ülkemde aynı şartları bulursam gitmem’ cevabını verdi. Kalıcı olarak bir başka ülkenin vatandaşlığı verildiğinde ‘evet terk eder giderim’ diyenlerin oranı yüzde 64 olurken, sadece yüzde 14’ü ‘ülkemde kalırım’ cevabını verdi. “Neden başka bir ülkede yaşarsınız” sorusuna ise gençlerin yüzde 59’ü ‘daha iyi bir gelecek’ cevabını verirken, yüzde 14,6’sı ‘Daha huzurlu hayat’ yüzde 6’sı ‘adalet/eşitlik’ ve yüzde 20,4’ü ise ‘diğerleri’ cevabını verdi.
Araştırmada gençlerin verdiği yanıtlar “gelecek” kaygısının yurtdışına gitme isteminde önemli bir etmen olduğunu gösteriyor. Her ne kadar araştırmada değinilmemişse de özgürlük, eşitlik ve insan hakları gasplarının özellikle gençlerin bu tercihlerinde önemli bir etken olduğunu belirtmek gerekiyor. Faşizmin her alanı tahakküm altında tutmaya yönelik politikaları, gerici-ırkçı ve ötekileştirici tutumu özelde azınlık ve milliyetlere mensup gençliğin yönünü yurtdışına çevirmesine neden oluyor. Yine genç kadınlar hem ucuz iş gücü olarak görünmeleri hem de cinsiyet eşitsizliğine dayanan bu düzenden kaçışı “yurtdışına gitmek”te arıyor.
Çok belirleyici olmasa da gençlerin yurtdışı tercihlerinin gelişmesinde “work and travel”* programlarının payının olduğunu söylemek mümkün. Türkiye’de acentalarla ABD gibi emperyalist ülkelere öğrencileri çok ucuz iş gücü olarak tahkim eden bu şirketlerle yurtdışına çıkan öğrenci gençlik okullarının bitmesinin ardından bu ülkelere gitme planları yapıyor.
SÖMÜRÜ, BASKI, ZULÜM HER YERDE, ÖZGÜR BİR GELECEK MÜCADELEDE!
Söz konusu mesele bağlamında esas yakalanması gereken halka gençliği yurtdışı tercihinin nedenin bir sistem sorunu olduğudur. Sömürüye, baskıya, eşitsizliğe dayalı emperyalist-kapitalist sistem dünyanın neresine gidilirse gidilsin varlığını sürdürmektedir. Türkiye gibi yarı-feodal yarı-sömürge ülkelerle karşılaştırdığımızda emperyalist-kapitalist merkezlerdeki sömürü daha da katmerlidir. Faşizm, burjuva demokrasisi maskesiyle her an emekçilerin ve ezilenlerin başına inmeyi bekleyen bir balyoz gibi hazır tutulmaktadır. Diğer yandan emperyalist-kapitalist merkezlerdeki ırkçılık ve mülteci karşıtlığı yeni bir “eşitsizliği” doğurmaktadır. Bu anlamıyla esas olarak geleceği, eşitliği ve özgürlüğü kazanmak için sistemin tümden yıkılması ve yerine özgür, eşit ve adil bir düzenin kurulması hedeflenmelidir.
Yurtdışına gitme istemi kolektif kurtuluştan ve özgürlükten ziyade bireysel kurtuluşu hedefleyen bir durumdur. Bu da yapısı gereği değişimden, mücadeleden yana tavır gösteren halk gençliğinin dinamik karakterine uygun bir tutum değildir. Dünyanın her parçası emperyalist barbarlığın ve kapitalist sömürünün cenderesi altında açlık, yoksulluk, savaş, kan ve gözyaşlarıyla doludur. Öyleyse, bir avuç sömürücü asalağın gezegenin tüm zenginliklerine “çoğunluğun” emekleri üzerinden hükmettiği bu düzeni yıkmak için mücadele edelim. Umudu ve geleceği ancak mücadele ederek ve örgütlenerek kazanacağımız bilinciyle Gezi’de sistemi kahreden o sloganı tekrar haykıralım: “Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiç birimiz!”
*Work and Travel: Amerika Birleşik Devletleri’ndeki alt sektörlerin sezonluk yükselen işçi açıklığını kapatmak amacıyla, 1961’den beri Birleşik Devletler Dışişleri Departmanı tarafından yürütülen kültürel değişim programıdır.