Devrimci Gençlik Mücadelesi ve Hapishaneler
Hapishaneler sorunu devrimci gençliğin önemli gündemlerinden birisidir. Ülkemiz sınıf mücadelesini ve devletin faşist yapılanmasını düşündüğümüzde bundan ‘doğal’ bir durum yoktur. Halk gençliğinin faşist sistemin çarkları arasında öğütülmesinde okulların ve zorunlu askerliğin belirleyici bir yeri vardır. Bunların yeterli gelmediği durumda gençliğin karşısına daha etkin bir baskı aracı olarak hapishaneler çıkar. Hapishaneler sadece muhalif ve devrimci gençleri değil, tüm halk gençliğini hedefleyen bir araçtır. Adli tutuklu ve hükümlülerin ağırlıklı bir bölümünün gençlerden oluşması bunun açık bir göstergesidir. Bir şekilde düzen sınırları dışına çıkan herkes hapishaneler gerçeğiyle tanışmak zorundadır.
Sistemin ekonomik ve siyasi krizler içerisine girdiği, kitle hareketlerinin ve özelde gençlik hareketlerinin geliştiği süreçlerde devrimci gençler devletin önemli hedeflerinden birisidir. Bu yanıyla hapishaneler, devrimci gençliğin sadece dayanışma içerisinde olduğu yerler değil mücadele alanlarının bir parçasıdır. Bunu anlamak için çok uzağa gitmeye gerek yoktur. Tutuklu bulunan yüzlerce devrimci ve yurtsever gencin varlığı, her an yaşanabilen gözaltı ve tutuklamalar bu gerçeği gözler önüne sermektedir.
Ülkemiz sınıf mücadelesinin ve devrimci gençlik mücadelesinin söz konusu gerçekliği dururken Yeni Demokrat Gençlik’in hapishaneler sorununa dar kapsamlı yaklaşması düşünülemez. Hapishaneler bir mücadele alanı olarak YDG’lilerin incelemesi ve mücadele yöntemlerini öğrenmesi gereken yerlerdir. Mücadelenin sürdüğü her alan gibi hapishanelerin de kendine özgü koşulları ve mücadele biçimleri vardır. Bunlar yeterince bilinmediğinde deneyimsiz birçok yoldaşımızın devletin tecrit ve tretman saldırısı karşısında korumasız kalması kaçınılmazdır.
Unutmayalım ki her türlü saldırı karşısında devrimci tutsakları asıl koruyan ve geliştiren şey, kendi ideolojik bilinçleri ve direniş gelenekleridir. Kamuoyu desteği ve dayanışma girişimleri ancak bu bilinç ve direniş zemini üzerinde daha güçlü etki yaratırlar. Tutsakların baş eğmez direnişi ve demokratik kamuoyu desteği birbirini tamamlayan unsurlardır ve her biri kendi alanında vazgeçilmez bir öneme sahiptir. Bu nedenle YDG’lilerin mücadele bilinci hem içerdeki hem de dışarıdaki mücadeleyi kapsayan bir nitelikte olmalıdır.
Devletin özellikle devrimci gençliği hedeflediği, gözaltı ve tutuklamalarla mücadeleyi sekteye uğratmaya çalıştığı koşullarda YDG’liler her türlü saldırıya hazırlıklı olmak zorundadır. Tecrit ve tredman uygulaması nedir, hapishanelerde ne tür baskı ve dayatmalar vardır ve bunlar karşısında direniş ve devrimci bir yaşam nasıl örülmektedir bilinmelidir. Bu sayede hapishaneler salt özgürlüğümüzün kısıtlandığı yerler değil devrimci bilinç ve deneyimimizin geliştiği yerler olacaktır.
Hapishaneler devrimciler için her zaman bir mücadele okulu oldu. Bu okulun kendine özgü zorlukları ve sınavları vardır. Ve ancak örgütlü bir ele alışla bunların üstesinden gelmek mümkün olacaktır.
YDG hapishaneler mücadelesinde duyarlı tüm kesimlerle birlikteliğe önem vermelidir. Çünkü hapishaneler mücadelesinde önemli sorunlardan bir tanesi, bu alandaki çalışma ve girişimlerin parçalı niteliğidir. Her çalışmamızda olduğu gibi bu alandaki çalışmalarımızda da muhalif kesimleri ve daha da önemlisi halkı bilinçlendiren ve birleştiren bir tutuma özel önem vermeliyiz.
Ülkemiz sınıf mücadelesi tarihinde hapishaneler halkın en genç, diri ve örgütlü kesimini hedefleyen birer baskı aracı oldular. Deniz, Mahir ve İbrahimler, atıldıkları büyük kavgada genç yaşlarında karşılaştılar hapishane, darağacı ve işkencelerle… Onlar ve onların ardılı binlerce devrimci bize büyük bir direniş ve mücadele geleneği bıraktılar. Hem içeride hem de dışarıda bu geleneği büyütmek biz YDG’lilerin omuzlarındaki bir görevdir.
Devrimci gençlik mücadelemizi büyütürken, hapishaneler başta olmak üzere yolumuza çıkabilecek her türlü engeli bilmeli ve bunu mücadelemizin birer manivelası yapmasını öğrenmeliyiz.