Çizilen Sınırları Aşalım Gençliğin Politik İktidar Mücadelesinde Öncü Özne Olalım!
Gençlik kavramı ve buna bağlı olarak gençlik mücadelesi, sınıf savaşımları tarihinde ve ülkemiz devrimci hareket içerisinde kayda değer tartışma konusu olmaktadır. Farklı yaklaşımların olduğu bu noktada diyebiliriz ki esas ortaklaşılan nokta sınıf savaşında gençlik mücadelesinin önemli bir yerde durduğudur. “Gençlik gelecektir” şiarı da buradan doğru şekil almaktadır. Yazımızda, burjuva-feodal düzenin “gençlik” olarak kategorize ettiği, sistemin “bekâsı” ve sistemin ayakta durabilmesi için bu kategorize ettiği yaş grubuna yönelik gerici-feodal saldırılarını genel olarak açmak değil; bu gerçekliğe karşı örgütlü mücadelenin ya da “militan devrimci gençlik hareketi”nin durumu ve önemine vurgular olacaktır.
Gençlik mücadelesi, eskiyi yıkıp yeniyi inşa etme savaşında doğurgan olmuştur. Yakın tarih sayılabilecek Türkiye Devrimci Hareketi’ne baktığımızda 68’den 71’e evrilen ve günümüze dek süren kavga ve direniş ruhu buna önemli bir örnektir. Öyle ki bugün devrimci ve komünist önderlerin günümüze taşınan o isyan ruhu, gençlik mücadelesinin içinde çelikleşerek şekillenmiştir. Burada dikkat çekilmesi gereken nokta, gençlik mücadelesinin reformist ve düzen içi mücadele yöntem ve akımlarından şiddetli çatışmalar sonucu doğru ve bilimsel temelde bir çıkış yapmasıdır. Bu da elbette yarının sahibi ve hatta “bugünün” de sahibi olması gereken gençliğin sınıf mücadelesine yaklaşımı, onunla etkileşimi ve pratiğiyle doğru orantılıdır.
Halk gençliğinin örgütlü mücadelesini -hele ki böylesi bir süreçte- inşa etme meselesi, cüretli, sebatkâr ama ille de iddialı olmayı zorunlu kılmaktadır. “Süreç”ten kasıt reformizm ve düzen içiliğin revaçta olduğu, faşist diktatörlüğün iktidarda olan salt bir kliğine yönelik “okların çevrildiği”, silahlı mücadelenin marjinalize edilmeye çalışıldığı bir olguyu ifadedir. Günümüz sınıf mücadelesi ve buna bağlı olarak gençlik cephesini değerlendirdiğimizde bu konuda burjuva-feodal sistemin bunu başardığı, buna yedeklenen sözde “gençlik örgütlenmeleri”nin de podyumda olduğu bir süreçteyiz. Bu podyumda olma hali, düzen içi ve reformist örgütlenmeler cephesinde dahi süreç içinde belli “sıkıntılar” yaratmıştır. Öyle ki Gezi sürecinden sonra faşist diktatörlüğün legal demokratik alanlara yönelik tahammülsüzlüğü böylesi yapılarda “faşizmin keşfi”ni beraberinde getirmiş, düzen içiliğe bile “karışan” bir devlet profili bahse konu olanları “şaşırtmıştır”. Ve evet sonda söyleyeceğimizi şimdi söylemek gerekirse eksiklik; faşist diktatörlüğün tahlilini yapamamayı, dünya komünist hareketinin gençlik mücadelelerinden dersler çıkaramamayı, “yarının sahibi olan” gençliğin dinamizmini bilimsel temelde devrimci militan bir şekillenişe sokamamayı ve daha birçok “zaafı” potasında toplayan politik iktidar bilinci yoksunluğudur.
Politik mücadele, doğrudan siyasi iktidarın ele geçirilmesini hedefleyen mücadeledir. Komünist Parti öncülüğünde iktidarın ele geçirilmesi amacına dönük olarak sürdürülen mücadelelerin tümü (kapsamı ve biçimi ne olursa olsun) politik mücadele olarak tanımlanır. En basit bir protesto eyleminden, yaygın kitlesel eylemlere kadar uzanan, barışçıl mücadele biçimlerinden askeri eylemlere kadar tüm mücadele biçimlerini kapsayacak biçimde geniş bir çerçeveye sahiptir. “Gençlik sorunu” da sınıf sorununa tekabül ettiğinden militan devrimci gençlik hareketi mücadelesi içinde kendisini görmek ve kavramak zorundadır. Günümüzde sistem “bireysel çözümler” sunsa da ve yukarıda dediğimiz gibi “başarılı” olsa da nihai bir çözümün bu olmadığını gençlik kendi deneyimlerinde görmektedir. Bu nedenle gençliğin, kendi sorunları etrafında çözümü bulabilmek için örgütlenmenin öneminin farkına varması ve en küçük hak alma mücadelesinden geleceğe uzanan kavganın içinde örgütlenmesi gereklidir. İktidar bilinci ve perspektifinden yoksun bir örgütlenmenin sınıf savaşımında devrimci-komünist normlarda bir “başarı” kazanması hayalden başka bir şey olmamaktadır. “Hareket her şeydir, nihai hedef hiçbir şey” mottosu açıkça dile getirilmese dahi gerçeklik buna yakın bir durumu işaret etmektedir.
Gençliğin öncüsü ve önderi olma iddiası ağırdır. Değişen değiştiren, dönüşen dönüştüren ve “aydınlanmayı” muazzam bir dinamizmle birleştirip tarihin ileri doğru giden tekerliğini daha da hızlandıran bir sınıfsal yapıya önderlik etmek elbette “zor” olacaktır. Bu zorluk, beraberinde bu iddiayı taşımama, en kötü “kağıt üstünde” taşımayı getirecektir.
Gençliği ileriye götürecek, “yarının sahibi olması” iddiasını ete-kemiğe büründürecek olansa esasen gençliğin Marksizm-Leninizm-Maoizm bilinciyle donanmış, siyasal iktidar hedefi olan Komünist Parti ile buluşması ve onun dinamiğine yön katmasıyla, sınıf mücadelesine kanalize olmasıyla mümkündür. Marksist-Leninist-Maoist olan bir parti, gençliğin özel sorunlarının çözüm süreci boyunca esas olarak ideolojik, politik ve örgütsel önderlik yaparak mevcut özel sorunları (reform taleplerini) genelle birleştirerek devrim isteğine dönüştürmek zorundadır.
Uluslararası Komünist Hareket, halk gençliğinin Komünist Parti çizgisi etrafında seferber olmasını sağlamak amacıyla Komsomol örgütlenmesini inşa etmiştir. Gençlik kendine özgü sosyal, düşünsel, kültürel bir yaş katmanıdır. Bu özgünlük aynı siyasal çıkarlara dayalı bu yaş katmanının bir arada hareket etmesini sağlayacak örgütlenme ihtiyacını da yaratır. Bu durum onun dinamizmini, daha hızlı örgütsel deneyim kazanmasını, yönetme becerisi edinmesini, daha etkin ve hızlı örgütlenme yaratmasını, kendine ait özgün sorunları politikaya dönüştürmesini ve her bir sorunun kökene dayandığını, siyasal olarak sistemi hedeflemesi ve gerçek çözümün iktidarı hedeflemekle, siyasal iktidarı almakla mümkün olacağını görmesini sağlamaktadır. Siyasal iktidar, siyasal önderlik ile birbirine sıkı sıkıya bağlıdır. Siyasal iktidar, bir sınıfın bir başka sınıfın egemenliğini ortadan kaldırarak kendi sınıf egemenliğini tesis etmesidir. Bunun için de bir program etrafında birleşmiş örgütlenmeye mutlaka ihtiyaç vardır.
Halk gençliğinin öncüsü, önderi; siyasal iktidar meselesini gerçekleştirmek için temsil ettiği sınıfın dünya görüşünü ve ideolojisini zenginleştirmenin yanında, sürecin tüm gelişmelerine bu eksende bakarak başta işçi sınıfını ve onun müttefiki olan diğer sınıfları politize etmeli, kendi tarihsel çıkarlarına bağlamalı ve en önemlisi de siyasal iktidar perspektifiyle harekete geçirmeyi becermelidir. Yine bunun yanında sürecin özgün şartlarıyla baş edebilme ve onu alt edebilme iradesi göstererek halk gençliğine dayatılan örgütsüzlüğü ve düzen içi, reformist örgütlenmelerin “çözüm” olmadığını göstermelidir. Militan devrimci gençlik hareketi, politik iktidar bilinciyle öncü özne olmada daha ısrarlı ve atılgan olmalıdır.