Çekingenlik Geriletir, Özgüven Örgütler!
Gençliğin devrimci mücadeledeki konumu göz önüne alındığında örgütleyici, düzenleyici ve sınıfları tahlil etmek gibi başlıklar ve alt başlıklarda çoğalan sorumlulukları vardır. Bugün Marksist, Leninist, Maoist, düşünceyi kitlelere anlatmak ve kitleleri Marksist, Leninist, Maoist ideoloji ışığında yürütecek güç gençliğin dinamiğinde saklıdır. Bu gücün gençlikte var olduğunu bizlere Marks, Engels, Lenin, Stalin ve Mao Zedong ustalar kaleme aldıkları her makalede dile getirmiştir.
Burjuvazinin karşı devrimci politikalarında genç kitleleri hedef olarak belirlemesinin temelinde, Marksist, Leninist, Maoist ideolojinin genç kitlelere yüklediği misyon etkendir. Bugün genç kitlelerin politikadan uzaklaştırmak için kan ile can ile çalışan emperyalist uşaklar, gençliği yozlaştırmaktan da ileri gitmektedir. Genç kitlenin en temel hakkı olan eğitim, burjuvazi tarafından karşı devrimci örgütlenme aracı olarak kullanılmaktadır. Örnek olarak bugün Evrim teorisinin üniversitelerde ve liselerde yasaklanması bu aracın birer ürünüdür. Evrim teorisinin yasaklanması ümmetçi devlet anlayışının bir yansımasıdır. Bunun yanı sıra liselerde dayatılan milli güvenlik dersi özünde milliyetçilik kavramını kullanarak gençliğin düşünür birey değil faşist kimliğe sahip birey olmasını amaç edinmiştir.
Faşizm bir kapandır, gözüne kestirdiği avı ise gençliktir. Bugün faşizm ve beslendiği emperyalizm genç kitleleri kapanına çekmek adına elinden geleni yapmaktadır. Kapana doğru yönelen kitleyi kıstırmakta ve kendisinin dışına çıkmasına hiçbir şekilde izin vermemektedir. Kapana yönelmemiş kitle üzerinde ise duyarsızlaştırma ve tehdit politikası uygulamaktadır. Benim olmasın, bana karşı da olmasın anlayışıdır bu. Bugün gençliğin toplum içinde kendine güven duyarak konuşamamasının temel sebeplerinden biri de budur aslında. Genç kitlelerin sınıfsal ve ulusal meseleleri irdelememesi için her fırsatta yollarına duvar ören bir politika izlenmektedir. Bu bazen milliyetçi bazen ise dinsel argümanlar kullanılarak örülür. En azından yakın bir tarihe kadar bununla yetinilirdi ancak artık popülaritesini yitirmeye başlayan faşizm gençliğin önüne cezbedici farklı argümanlar sunmaktadır. Bu sosyal medyanın yanlış kullanılması, bireyi yanlış yönlendirecek bilgisayar oyunları, sosyal koşullanma olarak örneklendirilebilir. Bugün faşist devlet anlayışı insanları bir odaya, odanın içindeki bir bilgisayara kadar sınırlandırmaya çalışmaktadır. Bu politika; insanı dışarda ki gelişmeleri oturduğu yerden görme ve yorumlama hatasına düşürür.
NE YAPMALI?
Bizlere dayatılanın dışına çıkmak başlıca sorumluluğudur genç kitlelerin. Karşı devrimin sınırlarını yıkmak ve sınırsız bir yaşamı örmek adına adımlar atılmalıdır. Yolun uzunluğunun genç kitleleri yıldırmaması gerekmektedir çünkü genç kitle dinamiğini koruyandır. “Yolun uzunluğu” söylemi karşı devrimcilerin isteyeceği bir söylemdir. Halbuki bizlerin Mao Zedong’un; “Yol ne kadar uzun olursa olsun, ilk adım atılmalıdır” söylemini ilke edinmemiz ve ilk adımı devrime hazır bir vaziyette atmalıyız.
Bugün bizlere yakıştırılan “genç olan fazla konuşmaz, dinlemesini bilmeli” ya da “söz büyüğün su küçüğün” gibi kalıp yargıları aşmak ve var olduğumuz her alanda söz sahibi olmayı amaç edinmemiz gerekir. Yanlış konuşmaktan çekinilmemeli çünkü yanlış konuşmadığımız sürece doğru olanı kavramamızın ya imkânı olmayacaktır ya da olacaksa da uzun ve sancılı bir süreç bizleri bekleyecektir. Doğru olanı özümsediğimiz vakit ise bu doğruyu kendimize saklamamalı, mümkün olduğunca kitlelere anlatmalıyız. Unutulmamalıdır ki doğru olanın taşınması gereken bir kitle vardır.
Bir devrimcinin görevi devrime hizmet etmektir. Gençlik devrime hizmet etmekte beslenen ve beslenilen kaynaktır. Bütün bir gün, devrime hizmet ediyorum düşüncesini sahip olarak çalışsakta eğer doğru olanı örgütlemeyip, yanlışta ısrarcı olursak bütün bir günümüzü devrime hizmet ederiz ancak hizmet ettiğimiz bu devrim karşı devrim olacaktır. Öyleyse doğruyu özümseyelim, doğrunun dışında kalmayalım. Yanımızdaki arkadaşımız doğrunun dışına çıktığı an onu en sert eleştirilerle doğruya yönlendirelim. Bizler devrimci gençleriz diyorsak eğer devrim dışı davranışlarda arkadaşlık, akrabalık yani hiçbir türden yatay, feodal ilişkiye yer olmayacağını aklımızdan çıkarmayalım. Doğru olana ulaşmak için kolektifimizi kullanalım ve olabildiğince materyali kolektifimiz ile paylaşarak çevremizi ve kendimizi geliştirmek adına harcayalım. Kolektiften aldığımız komünist bilinci gittiğimiz her yere taşıyalım eğer taşımaz isek harcadığımız materyallerin ve zamanın boşa gideceğini aklımızdan çıkarmayalım. Bugün gittiğimiz okul, fabrika, tarlalarda politik sohbetlere dahil olmaktan kaçınmayalım. Bir insanın değişiminin gökten inme vahiylerle olmayacağını biliyorsak, bir insanı değiştirmek, dönüştürmek ve kolektifimize kazanmak için kendimizi her alanda geliştirmiş olarak karşımızdaki insan ile sohbet etmek için ilk adımı biz atalım.
Sesimiz sokaklarda yankılansın, gücümüz burjuvaziyi sarssın!
(İstanbul’dan bir YDG’li)