1 Mayıs’ta İsyanımız Karantinaya Sığmaz! Özgürlüğümüz ve Geleceğimiz İçin Alanlara, Mücadeleye!
Boğaziçi Direnişi’nin 100. gününü aştığı bugünlerde halk gençliği bir dizi çelişkiler içerisinde 1 Mayıs’ı karşılıyor. Boğaziçi’nde açığa çıkan hareketin dinamiği, gençlik mücadelesini yeniden ivmelendirmiş ve çelişkileri derinleştirmiştir. Özerk-demokratik üniversite istemi öğrenci gençliğin önümüzdeki mücadele pratiklerinin ana halkası haline gelmiştir. Yine liseli gençliğin pandemiyle birlikte eğitime ulaşma noktasında yaşadığı sorunlar ve sağlıksız koşullarda yüz yüze sınav dayatması, liseli gençliğinin biriken çelişkilerinin mayalandığı ve bu sorunlarla birlikte kampüslere adım atacağı bir gerçeklikte karşılıyoruz. Emperyalist-kapitalist sistemin pandemiyle beraber artan krizin, bizimki gibi ülkelere yansıması; hak gaspları, yoğun sömürü, artan faşist baskı ve saldırılar olarak yansımasını bulmuştur.
Türk hâkim sınıflarının ve dümenindeki AKP-MHP faşist bloğunun bu krizli yapısı içerisinde, faşist baskı ve yasakların dozunun arttırıldığı bir dönemde işçi ve emekçilerin “Birlik Mücadele ve Dayanışma Günü” olan 1 Mayıs’ı karşılıyoruz.
İŞSİZLİK VE GELECEKSİZLİK KADERİMİZ OLMAYACAK!
Üniversitelerin kapanmasının ardından geniş öğrenci gençlik yığınları bulundukları üniversite bölgelerinden ayrılmak ya da kalarak geçinmek zorunda kaldılar. Özellikle öğrenci gençliğinin büyük bir kesimi yarı zamanlı, kafe-barlarda sigortasız çalışıyordu. Pandemi ile birlikte kafe-barların kapanmasıyla birlikte buralarda kayıt dışı çalışan binlerce genç, işsiz kalmış oldu. Yine üniversitelerin uzaktan eğitim sistemine geçmesiyle birlikte sınavlar da buradan gerçekleşmiş ve binlerce öğrenci mezun olmuştur. Mezun sayısındaki bu artış birlikte her 5 üniversiteliden 1’i işsizlikle karşı karşıya kalmıştır. Özel olarak mezun gençlerde istihdam sorunu pandemiden önce de var olan bir problemken özellikle salgından sonra işyerlerinin, fabrikaların vs. kapanması ya da işgücündeki azalmaya gitmesinin ardından genç işsizlik daha fazla artmıştır. 2021 yılı ile beraber açıklanan verilerde genç işsizlik 4 milyon 607 bine kadar çıkmaktadır. Yanı sıra ucuz iş gücü olarak görülen halk gençliğinin güvencesiz, kayıt dışı çalışması üzerindeki emek sömürüsü de boyutlanmıştır. Yine özellikle ucuz iş gücünün en katmerli sömürü şekli olan “stajyerlik” vardır. Meslek liselerindeki işçi-öğrenciler pandemi gözetmeksizin çalışmaya ve ucuz iş gücü ile emekleri sömürülmeye devam edilmiştir.
Böylesi bir tablonun içerisinde halk gençliğinin geleceksizlik ve yaşam kaygısı derinleşmekte, sistem ile arasındaki çelişkiler ise keskinleşmektedir. Bu çelişkiler gelecek olan 1 Mayıs’ın ana gündemleri içerisindedir. Zira emek sömürüsünün bu denli arttığı bir zeminde, genç işçiler ve işsizlik sorunu halk gençliğinin genişçe bir bölümünü etkileyen esas çelişkiler arasındadır. İşsizlik ve geleceksizli; pandemi ile birlikte salt halk gençliği ile de sınırlı kalmamış KOD-29 ve ücretsiz izin saldırılarıyla tüm emekçi kitleleri etkisi altına almıştır.
KRİZİ DERİNLEŞTİRELİM, ÖFKEMİZİ ÖRGÜTLEYELİM!
Faşist diktatörlüğünün iç siyasette her türlü hak arayışına, demokratik mücadeleyi baskı altına alıp zapturapt altına almaya çalışırken dış siyasette emperyalizmin uşaklığını yapmaya devam ediyor. Karadeniz’deki Rus ve ABD emperyalizminin savaş tamtamları çalınırken, TC iki emperyalist devlete karşı ilişkilerini ılımlı tutmaya çalışmaktadır. Türk hâkim sınıflarının siyasi ve ekonomik krizini bir nebze olsun düzeltmek istemesi bu savaş atmosferi içerisinde bir “fırsat” olarak görülüyor. Buna paralel olarak ABD emperyalizmi ile zayıflayan ilişkisini tekrardan güçlendirmek istemektedir. Bu bağlamda da ülke içerisinde kendisine “ayak bağı” olacak tüm hak arayışlarında şovenizmi körükleyecek, yine yaşadığı krizi şovenizmle gölgelemeye çalışacaktır. Bu süreçte klikler arası dalaş alabildiğine keskinleşmiş, karşılıklı olarak hamleler yapılmaktadır. Bir yandan Merkez Bankası’nın rezervlerindeki kayıp 128 milyar dolar diğer yandan 104 amiralin bildirisi devamında darbe yaygarası ve ABD emperyalizmine Kanal İstanbul ve Montrö Boğazlar Sözleşmesi’ni tartışmaya açarak verilen mesajlar klikler arası dalaşın güncel başlıkları olarak öne çıkmaktadır. Büyük bir politik kriz ve ona eşlik eden bir topyekûn saldırı ve yine emperyalistler arası kapışmanın büyük bir boğazlaşma ile devam ettiği bir süreçte 1 Mayıs’a giderken kitlelerin sisteme olan tepki ve isyanı da mayalanmaktadır.
İşsizliğin, kadın cinayetlerinin, şoven saldırıların, geleceksizliğin büyük sorunlar halinde biriktiği ve kitlelerin sisteme karşı öfkesinin yasaklara sığmadığı bu süreçte 1 Mayıs’ta yasak ve sınırlara mahkûm olmadan alanlarda olmak ve bu öfkeyi sisteme yöneltmek başat görevlerimiz arasındadır.
1 MAYIS’TA KARANTİNAYA SIKIŞMAYACAĞIZ, MÜCADELEYİ BÜYÜTECEĞİZ!
Halk gençliği egemenlerin çok boyutlu saldırıları altında 1 Mayıs’ı karşılıyor. Boğaziçi’nde açığa çıkan direnişin kendisi hareketi sokağa taşıdı. Sokakta mücadelenin kendisi egemenlere karşı açık biçimde keskinleşerek ve meydan okuyarak sürüyor. Bunun yanı sıra toplumsal mücadele dinamikleri artık yasaklara ve engellemelere fiili direniş karşılık vermektedir. Bu mücadelenin 1 Mayıs’ta da sokakta, alanlarda direniş ve mücadele ile daha keskin bir politik hatta süreceği kaçınılmaz bir gerçekliktir. Halk gençliğinin mücadelesi ve dinmeyen öfkesi birçok alanda kendisini gösteriyor. Özerk-demokratik üniversite talebi gençliğin en güncel ve somut mücadelesinde yer alırken aynı zamanda KYK borçlarıyla gençliğin belini büken kredilerin silinmesi, yine ucuz iş gücü olarak görülen gençliğin eşit işe eşit ücret talebi ve staj sömürüsünün son bulması gibi dizi talebi geleceksizliğe karşı isyanı düzenin tüm yapısına dair halk gençliğini bir sorgulamaya ve tepkiye götürmüştür.
İşsizlik, yoksulluk, kadın cinayetleri, eğitimde eşitsizlik, ezilen kimlik ve inançlara saldırılar bu 1 Mayıs’ta da öfkeyi büyütmeye devam etmektedir. Üniversiteler ve liseler de tıpkı sistemin zapturapt altına almaya çalıştığı ezilen kitleler gibi sürekli öfke mayalamaktadır. Toplumsal mücadelenin gelişimine bağlı olarak halk gençliğinin de mücadelesi gelişmektedir. Faşist diktatörlük 1 Mayıs’tan sonra da saldırıların boyutlarını arttırarak kazanılmış haklara yönelmeye devam edecektir. Kitlelerdeki memnuniyetsizliği, isyan kültürünü ve mücadele geleneğini hafızalardan silmeye; hareket şeklini belirli sınırlarla dizayn ederek kendi çıkarlarına göre reformizme kaydırmaya çalışarak güçsüzleştirme girişimlerine karşı 1 Mayıs’ı yasakların gölgesinde belirsiz “balkonlu” kutlamalarla değil kavga ile alanlarda karşılayacağız. 1 Mayıs’ı sokak sokak, mahalle mahalle, havza havza örgütlenerek ve mücadele çağrılarıyla ilmek ilmek öreceğiz. Yasaklara sığmayan öfkemizin ve isyanımızın gücüyle 1 Mayıs’ta alanlara, meydanlara akalım!
-YAŞASIN 1 MAYIS!
-BİJİ YEK GULAN!
-SELAM OLSUN İŞÇİ SINIFININ MÜCADELE GÜNÜ 1 MAYIS’A!
-İSYANIMIZ KARANTİNAYA SIĞMAZ! İSYANIMIZLA ALANLARI KUŞATACAĞIZ!
-ÖZGÜRLÜĞÜMÜZ VE GELECEĞİMİZ İÇİN 1 MAYIS’A!
YENİ DEMOKRAT GENÇLİK
NİSAN 2021